HAYATI |
Nietzsche, 13 Ekim 1844’de küçük bir Alman kasabası olan Röcken’de doğdu.Nietzsche’nin çocukluğundan itibaren müzikten hoşlanan bir ruha sahip olduğu söylenir.1858’den itibaren altı yıl Pforta Kolejinde parasız yatılı olarak okuyan filozof, o zamanlar en çok İncil okumaktan hoşlanıyordu.
1864’te papaz olmaya karar veren Nietzsche, aynı yıl Bonn üniversitesinde klasik filoloji okumaya, 1865-66 yıllarında ise Leipzig üniversitesinde çalışmaya başlar.
Nietzsche’nin dine olan inancında işte bu dönemlerde bir körelme söz konusu olmuştur. Schopenhauer’u onun “İstenç ve Tasarım Olarak Dünya”
adlı eseri vasıtasıyla tanıması da, yine bu dönemlere rastlar.1867’den
1868’e kadar bir yıl Prusya ordusunda askerlik yapan Nietzsche,yine aynı
dönemde eski ozanlardan, görev yapan Nietzsche, hem miyop olduğu ve hem
de bir seferinde attan düşüp yaralandığı için askerlikten çıkarılmış,
işte bu sıralarda ahlakçı olduğu kadar aristokrat bir düşünceye sahip
olan Yunan ozanı Tegnis’i incelemiştir.Nietzsche, 1868-69 yıllarında ilk kez Richard Wagner
ve Liszt’in kızı Cosima ile tanışır.Aynı yıl İsviçre’deki Basel
üniversitesine klasik filoloji bölümünün boşalması nedeniyle, hocası
Ritchl’in de tavsiyesiyle doktoraya bile gerek duyulmaksızın, aynı
üniversitede filoloji profesörü olarak göreve başlar.Aslında amacı bir
arkadaşı ile kimya çalışmak olan Nietzsche’nin niyetinde filoloji
üzerine çalışmak yoktur.Fakat hocasının ısrarı üzerine görevi kabul
eder.İsviçre vatandaşlığına geçerek 1869’daki Fransız- Alman savaşında
Prusya askerlerine hastabakıcılık yapmak için savaşa katılır.
Dizanteri
ve difteriye yakalanan Nietzsche bir yıl sonra, askerlikten bir kez
daha ayrılmak ve savaştan dönmek zorunda kalır.Sağlık durumundaki bu
bozukluk Nietzsche’nin iklim değişikliklerine paralel olarak seyahat
yapmasına sebep olmuştur.Hatta bazı Nietzsche yorumcuları, özellikle de
psikoloji ile ilgili olanlar, Nietzsche’nin sağlık durumunun kötü olması
ve onun her zaman güce ihtiyaç duymasıyla felsefesi arasında çok yakın
bir ilişki bulunduğu kanaatindedirler. Özellikle güç isteme doktrini bu
çeşit psikolojik tahlillere tabi tutulmaktadır.1879’da hastalığı artan
Nietzsche kürsüsünü terk etmek zorunda kalır.Malulen emekli edilen
filozof bundan sonraki yaşantısı oldukça sıkıntılı bir şekilde ve
çoğunlukla da seyahat ederek geçirmiştir.1889’da delirmiş, ve nihayet
1900’de Weimar’da annesi ve kız kardeşinin yanında ölmüştür.
ESERLERİ
Nietzsche
çağı itibariyle 19. yüzyılın sonlarında yaşamış olsa da, etkileri
itibariyle çağdaş bir filozof olarak düşünülebilir. O, yirmi beş yıllık
bilinçli yaşamında arkasında düşüncenin kendinden sonraki seyrini
derinden etkileyen bir çok eser bırakmıştır. Onun eserleri de tıpkı
yaşamı gibi oldukça karmaşık ve çetrefillidir.İlgi alanlarının
çeşitliliği, şiir ve aforizmalarla konuşması, sistem karşıtı bir felsefe
anlayışına sahip olması, oldukça sıkıntılı ve hastalık içinde bir yaşam
sürmesi, vb. hususlar, eserlerine de yansımış ve yorumcuları
birbirinden oldukça farklı düşüncelere sevk etmiştir. Yorumcular,
Nietzsche’nin felsefesini ve eserlerini, onun hayatının belli
periyotları ile ilişkilendirip, üç döneme ayırarak ele alırlar.
Birinci dönem, Nietzsche’nin ilk yazılarını da kapsayan ve onun Schopenhauer ve Wagner’in etkisinde kaldığı dönemdir.Bu dönemi [Die Geburt der Tragödie aus dem Geiste der Musık ]( Müziğin Ruhundan Tragedyanın Doğuşu) adlı eseri temsil eder.Bu eserde Nietzsche, Sokrates öncesi Grekler’in yaşamın olanca acımasızlığına karşı onunla başa çıkma doğrultusunda ortaya koymuş oldukları tragedyalara dikkat çeker.Tragedyalar Nietzsche’ye göre: oluşun dayanılmaz ağırlığı altındaki Grekler’in, sanat vasıtasıyla hayatı çekilir hale getirdikleri eserlerdi.
Birinci dönem, Nietzsche’nin ilk yazılarını da kapsayan ve onun Schopenhauer ve Wagner’in etkisinde kaldığı dönemdir.Bu dönemi [Die Geburt der Tragödie aus dem Geiste der Musık ]( Müziğin Ruhundan Tragedyanın Doğuşu) adlı eseri temsil eder.Bu eserde Nietzsche, Sokrates öncesi Grekler’in yaşamın olanca acımasızlığına karşı onunla başa çıkma doğrultusunda ortaya koymuş oldukları tragedyalara dikkat çeker.Tragedyalar Nietzsche’ye göre: oluşun dayanılmaz ağırlığı altındaki Grekler’in, sanat vasıtasıyla hayatı çekilir hale getirdikleri eserlerdi.
Nietzsche’nin bu döneme ait diğer eserleri ;
ilk eseri olan
Die Philosophie im tragischen zeitalter der Griechen (Yunanlıların Trajik Çağında Felsefe)
ve
Unzeitgemaesse Betrachtungen (Çağa Uymayan Düşünceler) adlı eserinin alt başlıkları şeklinde kaleme alınan şu çalışmalardır:
David Strauss, der Bekenner und Schriftsteller ( David Strauss, Dindar ve Yazar, (1873))
Vom Nutzen und Nachteil- der Historie für das Leben (Yaşam İçin Tarihin Yararları ve Zararları),(1873)
Schopenhauer als Erzieher (Eğitimci Olarak Schopenhauer, (1874)
Richard Wagner in Bayreuth (Richard Wagner Beyrut’ta, (1876)
Nietzsche’nin filozof kariyerinin ikinci dönemi, 1876-1882 yılları arasındaki döneme tekabül eder.Nietzsche’nin bu döneme geçişiyle Wagner ile arasının açılması arasında yakın ilişki vardır.Wagner’in aşırı milliyetçi ve antisemitik tutumları ile Nietzsche’nin ulus kaynaklı geleneksel değerlere karşı olan tavrı arasındaki gerilim, nihayet Wagner’in 1878’de yazdığı Parsifal Operası ile son noktasına ulaşır.
Nietzsche’nin ikinci dönemi ise, onun 1878’de kaleme aldığı ve üç bölüm halinde yayınlanan Menschliches, Allzumenschliches (İnsanca Pek İnsanca) adlı eseri temsil eder.Bu dönemde Nietzsche’nin ilk dönemdeki Sokrates karşıtı tavrı adeta tersine dönmüş, Sokrates artık yüceltilmeye başlanmıştır.Bu dönem, Nietzsche’nin bilimi şiire yeğlediği, kabul edilmiş tüm inançları sorguladığı ve adeta Fransız Aydınlanmasının akılcı bir filozofu rolüne girdiği dönemdir.Bu dönemde Nietzsche’nin felsefesi pozitivist bir karaktere bürünmüştür. O ciddi bir metafizik eleştirisine girişir ve insan bilgisinin ve deneyiminin metafiziği gerekli kılan özelliklerinin, materyalist bir perspektifle açıklanabileceği doğrultusunda fikirler ortaya koyar. Nietzsche bu dönemde iyi ve kötü ayırımını topluma yararlılık – zararlılık ölçütü ile temellendirir.Yine bu dönemde Nietzsche, Greklerdeki “arkhe” anlayışına benzer bir şekilde arkhesi “ana-bir” olan, panteistik bir felsefi düşünce geliştirir.
David Strauss, der Bekenner und Schriftsteller ( David Strauss, Dindar ve Yazar, (1873))
Vom Nutzen und Nachteil- der Historie für das Leben (Yaşam İçin Tarihin Yararları ve Zararları),(1873)
Schopenhauer als Erzieher (Eğitimci Olarak Schopenhauer, (1874)
Richard Wagner in Bayreuth (Richard Wagner Beyrut’ta, (1876)
Nietzsche’nin filozof kariyerinin ikinci dönemi, 1876-1882 yılları arasındaki döneme tekabül eder.Nietzsche’nin bu döneme geçişiyle Wagner ile arasının açılması arasında yakın ilişki vardır.Wagner’in aşırı milliyetçi ve antisemitik tutumları ile Nietzsche’nin ulus kaynaklı geleneksel değerlere karşı olan tavrı arasındaki gerilim, nihayet Wagner’in 1878’de yazdığı Parsifal Operası ile son noktasına ulaşır.
Nietzsche’nin ikinci dönemi ise, onun 1878’de kaleme aldığı ve üç bölüm halinde yayınlanan Menschliches, Allzumenschliches (İnsanca Pek İnsanca) adlı eseri temsil eder.Bu dönemde Nietzsche’nin ilk dönemdeki Sokrates karşıtı tavrı adeta tersine dönmüş, Sokrates artık yüceltilmeye başlanmıştır.Bu dönem, Nietzsche’nin bilimi şiire yeğlediği, kabul edilmiş tüm inançları sorguladığı ve adeta Fransız Aydınlanmasının akılcı bir filozofu rolüne girdiği dönemdir.Bu dönemde Nietzsche’nin felsefesi pozitivist bir karaktere bürünmüştür. O ciddi bir metafizik eleştirisine girişir ve insan bilgisinin ve deneyiminin metafiziği gerekli kılan özelliklerinin, materyalist bir perspektifle açıklanabileceği doğrultusunda fikirler ortaya koyar. Nietzsche bu dönemde iyi ve kötü ayırımını topluma yararlılık – zararlılık ölçütü ile temellendirir.Yine bu dönemde Nietzsche, Greklerdeki “arkhe” anlayışına benzer bir şekilde arkhesi “ana-bir” olan, panteistik bir felsefi düşünce geliştirir.
Nietzsche’nin bu döneme ait eserleri ise şunlardır:
Vermische Meinnungen und Sprüche ( Karışık Kanılar ve Maksimler, (1879)) ( Bu eseri insanca Pek İnsanca’nın sonuna ekler)
Der Wanderer und sein Schatten (Gezgin İle Gölgesi, (1880)) ( Bu eser de İnsanca Pek İnsanca’nın ikinci ve son bölümü olarak yazılmıştır)
Nietzsche yine bu dönemde, Sils – Maria’dayken Ebedi Dönüş öğretisini geliştirmiştir.Buna göre, evrende herşeyin bir ebedi döngüsü söz konusudur. Eğer evren hem ileriye hem de geriye doğru sonsuzsa ve evreni oluşturan unsurlar da sınırlı ise, evrende oluşa gelen olaylar, bu sonsuz zaman içerisinde, tıpkı geçmişte defalarca tekrarlandığı gibi ileride de tekrar edecektir. Nietzsche, adeta biriçe doğma ile elde ettiği bu düşüncelerini, daha sonra Pers bilgesi Zerdüşt’ün diliyle aktaracaktır. Nietzsche’nin üçüncü dönemine bir geçiş niteliği olan bu sürecin diğer bir kitabı da, 1882’de yazdığı ve beşinci bölümünü ise ancak 1882’de ekleyebildiği, Die Fröhliche Wissenschaff (Şen Bilim) adlı eseridir.
Bu kitapla Nietzsche Tanrı’nın ölüm haberini vererek özgür ruhlara yeni ufuklar açmayı dener.Bu, aynı zamanda 2500 yıllık Batı metafizik geleneğinin sebep olduğu nihilizm'in de ilanıdır.
Nietzsche’nin üçüncü ve son dönemi, Sils- Maria ‘da içine doğup Zerdüşt’ün diliyle aktarmayı tasarladığı projesi olan Also Sprach Zarathrustra (Böyle Buyurdu Zerdüşt) adlı eseriyle başlar. Bu kitabın ana teması “Üstün İnsan” ve “değerlerin yeniden değerlenmesi”dir. Bu dönem aynı zamanda, Nietzsche’nin düşüncelerinin kemale erdiğinin bir göstergesidir. Nietzsche bu dönemde üstinsan kavramını nihilizmi aşma projesinin önemli bir kavramı olarak sunmaktadır. Söz konusu insan, nihilizme sebep olmuş olan Batı metafizik geleneğinin ve bu geleneğin Platoncu bir formu olan Hristiyanlığın değerlerini yeniden değerleyecek ve oluş felsefesini hayata geçirmek suretiyle nihilizmin ötesine geçecek olan insandır.
Vermische Meinnungen und Sprüche ( Karışık Kanılar ve Maksimler, (1879)) ( Bu eseri insanca Pek İnsanca’nın sonuna ekler)
Der Wanderer und sein Schatten (Gezgin İle Gölgesi, (1880)) ( Bu eser de İnsanca Pek İnsanca’nın ikinci ve son bölümü olarak yazılmıştır)
Nietzsche yine bu dönemde, Sils – Maria’dayken Ebedi Dönüş öğretisini geliştirmiştir.Buna göre, evrende herşeyin bir ebedi döngüsü söz konusudur. Eğer evren hem ileriye hem de geriye doğru sonsuzsa ve evreni oluşturan unsurlar da sınırlı ise, evrende oluşa gelen olaylar, bu sonsuz zaman içerisinde, tıpkı geçmişte defalarca tekrarlandığı gibi ileride de tekrar edecektir. Nietzsche, adeta biriçe doğma ile elde ettiği bu düşüncelerini, daha sonra Pers bilgesi Zerdüşt’ün diliyle aktaracaktır. Nietzsche’nin üçüncü dönemine bir geçiş niteliği olan bu sürecin diğer bir kitabı da, 1882’de yazdığı ve beşinci bölümünü ise ancak 1882’de ekleyebildiği, Die Fröhliche Wissenschaff (Şen Bilim) adlı eseridir.
Bu kitapla Nietzsche Tanrı’nın ölüm haberini vererek özgür ruhlara yeni ufuklar açmayı dener.Bu, aynı zamanda 2500 yıllık Batı metafizik geleneğinin sebep olduğu nihilizm'in de ilanıdır.
Nietzsche’nin üçüncü ve son dönemi, Sils- Maria ‘da içine doğup Zerdüşt’ün diliyle aktarmayı tasarladığı projesi olan Also Sprach Zarathrustra (Böyle Buyurdu Zerdüşt) adlı eseriyle başlar. Bu kitabın ana teması “Üstün İnsan” ve “değerlerin yeniden değerlenmesi”dir. Bu dönem aynı zamanda, Nietzsche’nin düşüncelerinin kemale erdiğinin bir göstergesidir. Nietzsche bu dönemde üstinsan kavramını nihilizmi aşma projesinin önemli bir kavramı olarak sunmaktadır. Söz konusu insan, nihilizme sebep olmuş olan Batı metafizik geleneğinin ve bu geleneğin Platoncu bir formu olan Hristiyanlığın değerlerini yeniden değerleyecek ve oluş felsefesini hayata geçirmek suretiyle nihilizmin ötesine geçecek olan insandır.
Nietzsche üstün insanın ahlaki bakımdan konumlandırılmasını da, 1886’da yayınlanan Jenseits Von Gut und Böse (İyinin ve Kötünün Ötesinde) adlı
eseriyle yapmayı dener. Buna göre üstün insanın ahlak anlayışı,
geleneksel iyi- kötü ayrımına dayanan moral temelli anlayışın ötesinde
temellendirilecektir. Nietzsche yine bu dönemde, nihilizmi anlama
doğrultusundaki herhangi bir çabanın, yalnızca onun septomlarından
hareket etmesinin bu anlama çabasını eksik kılacağı fikrinden hareketle,
kendinden sonraki felsefeye de bir yöntem olarak büyük bir etkiye sahip
olacak olan, “jeneoloji” metodunu geliştirir ve bu yöntemi ahlakın kökenlerinin bir şeceresini çıkarmakta kullanır.
Bu doğrultuda olmak üzere 1887’de, Nietzsche Zur Genealogie der Moral (Ahlakın Soykütüğü) adlı
eseri kaleme alır. Nietzsche nihilizmin kökenlerine yönelik jenekolojik
araştırması sonucunda, onun kökenlerinin, Batı metafizik geleneğinin
dualist karekterinde ve geleneksel moral temelli ahlak anlayışında
bulunduğu sonucuna varır.Yine aynı eserde, Nietzsche, efendi ve köle
ahlakı olmak üzere iki çeşit ahlak anlayışının ve değerleme tarzının
varlığına dikkat çeker. Buna göre nihilizmin kaynağında, tepkisel
güçlerle donanımlı olan kölelerin (köle ahlakı), aktif güç sahibi
efendilere (efendi ahlakı) galebe çalıp, efendice değerleme tarzını
bertaraf etmeleri bulunmaktadır. Sürüce değerlemeler oluşu, yaşamı,
içgüdüleri karşılarına alıp, kurtuluşu da bir öte fikrinde aramalarından
dolayı nihayetinde insanlığı, anlamanın ve değerin kaybolduğu nihilizme
taşımıştır. Nietzsche’nin bu eseriyle yapmak istediği şey ise tarihi
seyir içerisinde çeşitli formlara bürünen nihilistik yaklaşımların
(Platonculuk, Hristiyanlık, Schopenhauer ‘un irade felsefesi vb.) bir
serimini yapmak ve bu suretle de üstün insanın değerleri yeni baştan
değerleyip, nihilizmin ötesine geçmesini sağlamaktır.
Nietzsche, projesini tamamlamak amacıyla 1884’ten beri kaleme aldığı ve ismini de Der Wille zur Macht – Versuch einer Ummertung Aller Werte (Güç İstemi- Tüm Değerlerin Tersyüz Edilişi Üstüne)koymayı planladığı eserini tamamlayamadan 1889’da çıldırmıştır.Bu dönemde o, ancak küçük çapta birkaç eser kaleme alabilmiştir.
Bunlar:
Der Fall Wagner (Wagner Olayı, (1888),
Der Fall Wagner (Wagner Olayı, (1888),
Der Antichrist (İsa’ya Karşı, (1888),
Nietzsche Contra Wagner (Nietzsche Wagner’e Karşı )
eserleridir.Ecce Homo ise 1888’de bitmiş olmasına karşın, ancak Nietzsche’nin ölümünden sonra , 1908’de yayınlanmıştır.
Nietzsche’nin projesinin en önemli kısımlarından biri olan ve bir türlü tamamlamaya fırsat bulamadığı eserine ait notlar, kızkardeşi Elisabeth Förster tarafından toparlanıp, Nietzsche’nin ölümünden sonra, 1904’te Güç İstemi adıyla yayınlanmıştır.Birçok Nietzsche yorumcusuna göre, Güç İstemi tahrifata uğramış şaibeli bir eserdir.
Nietzsche’nin Türkçe’ye tercüme edilmiş olan eserleri şunlardır:
Tragedya’nın Doğuşu (çev:İsmet Zeki Eyüpoğlu) Say Yayınları, İstanbul, 1997
Ecce Homo (çev: Can Alkor), Say Yayınları, İstanbul, 1997
Böyle Buyurdu Zerdüşt (çev: A.Turan Oflazoğlu), Asa Kitabevi, Ankara, 1997
Tan Kızıllığı (çev: Hüseyin Salihoğlu- Ümit Özdağ), İmge Kitabevi, Ankara, 1997
Nietzsche Wagner’e Karşı- Wagner Olayı (çev: M.Osman Toklu), Gündoğan Yayınları, Ankara, 1994
İyinin ve Kötünün Ötesinde (çev: Ahmet İnam), Gündoğan Yayınları, Ankara, 1997
Gezgin İle Gölgesi (çev: İsmet Zeki Eyüboğlu), Birey Yayınevi, 1998
Gelecekteki Felsefe (çev: Emel Tan), Yönelim , Ankara, 1997
Ecco Homo (çev: Emel Tan), Seren Yayınları, Ankara, 1993
Dionysos Dithrambosları (çev: Oruç Aruoba), Kabalcı Yayınları, İstanbul
Deccal (çev: Hüseyin Kahraman), Yönelim, Ankara, 1992
Ahlakın Soykütüğü Üstüne (çev: Ahmet İnam), Gündoğan Yayınları, Ankara, 1998
Yunanlıların Trajik Çağında Felsefe (çev: Aydın Öz), Düşünen Adam Yayınları ;İstanbul, 1996
Yunanlıların Trajik Çağında Felsefe (çev: Nusret Hızır), Kabalcı, İstanbul, 1992
Putların Alacakaranlığı (çev: Hüseyin Kaytan), Akyüz Yayınları, İstanbul, 1991
Tarih Üzerine (çev: Nejat Bozkurt), Say Yayınları , Mart 2000
0 yorum:
Yorum Gönder